باب: إذا
كسر قصعة أو
شيئا لغيره.
34. KİŞİ BAŞKASININ TENCERESİNİ VEYA BİR ŞEY'İNİ KIRDIĞINDA
حدثنا
مسدد: حدثنا
يحيى بن سعيد،
عن حميد، عن أنس
رضي الله عنه: أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم كان عند
بعض نسائه،
فأرسلت إحدى
أمهات
المؤمنين مع
خادم بقصعة
فيها طعام،
فضربت بيدها
فكسرت
القصعة،
فضمها وجعل فيها
الطعام، وقال:
(كلوا). وحبس
الرسول
والقصعة حتى
فرغوا، فدفع
القصعة
الصحيحة وحبس
المكسورة.وقال
ابن أبي مريم:
أخبرنا يحيى
بن أيوب: حدثنا
حميد: حدثنا
أنس، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم.
[-2481-] Enes r.a.'den nakledilmiştir: Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem hanımlarından birinin yanında
bulunuyordu. mu'minlerin annelerinden biri, onun
bulunduğu odaya içinde yemek olan bir tencere gönderdi. Hz. Nebi'in
odasında bulunduğu hanımı, tencereye eliyle vurarak kırdı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem hemen
tencereyi birleştirdi, dökülen yemeği içine koydu ve: "yeyin"
buyurdu. Yemeği bitirinceye kadar, yemek getiren kişiyi ve kırık tencereyi
yanında bekletti. Sonra yemeği getiren kişiye sağlam bir tencere verdi ve
kırılanı göndermedi.
Tekrar: 5225
AÇIKLAMA: Tibi şöyle demiştir:
Hadiste Hz. Aişe'nin adının belirtilmemesi ona olan
saygıdan dolayıdır. Tencereyi kıran kişinin o olduğu açıktır. Çünkü Hz. Nebi'e Sallallahu Aleyhi ve Sellem gönderilen hediyeler hep onun odasında iken
gönderilirdi.
Birinin Eşyasını Telef Eden Kişi Mislini mi Yoksa Değerini mi Öder?
İbn Battal hadisteki "Nebi s.a.v. sağlam bir tencere
verdi" ifadesi hakkında şu değerlendirmeyi yapmıştır: Şafii ve Kufe fakihleri birinin eşyasını telef eden veya hayvanının
ölümüne sebep olan kişinin telef ettiği şeyin bir benzerini ödeyeceği
görüşlerine bunu delil getirmişlerdir. Onlar "Telef edilen şeyin misli
bulunamadığı sürece değerini ödemeye hükmedilmez" demişlerdir.
İmam Malik ise her halükarda değerinin ödeneceği görüşünü
benimsemiştir. Bu hadis Hz. Nebi'in ahlak
güzelliğini, yumuşaklığını ve insafını gösterir.
İbnü'l-Arabi şöyle demiştir: Hz. Nebi s.a.v.,
tencereyi kıran eşini, yaptığı bu davranışından dolayı en ufak bir sözle dahi
azarlamamıştır. Çünkü bu yemeği gönderen eşinin evinde bulunduğu eşini üzmek ve
ona baskın çıkmak istediğini anlamıştır. Bu sebeple sadece tencereyi ödetmekle
yetinmiştir.
باب: إذا
هدم حائطا
فليبن مثله.
35. KİŞİ BİRİNİN DUVARINI YIKTIĞINDA ONUN MİSLİNİ YENİDEN YAPSIN
حدثنا
مسلم بن
إبراهيم:
حدثنا جرير بن
حازم، عن محمد
بن سيرين، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه قال: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (كان رجل
من بين
إسرائيل يقال
له جريح يصلي،
فجاءته أمه
فدعته فأبى أن
يجيبها، فقال:
أجيبها أو
أصلي؟ ثم أتته
فقالت: اللهم
لا تمته حتى
تريه
المومسات،
وكان جريح في
صومعته،
فقالت امرأة:
لأفتنن
جريجا،
فتعرضت له،
فكلمته فأبى،
فأتت راعيا
فأمكنته من
نفسها، فولدت
غلاما، فقالت:
هو من جريح،
فأتوه وكسروا
صومعته فأنزلوه
وسبوه، فتوضأ
وصلى، ثم أتى
الغلام فقال: من
أبوك يا غلام؟
قال: الراعي،
قالوا: نبني
صومعتك من
ذهب، قال: لا،
من طين.
[-2482-] Ebu Hureyre r.a.'den
rivayet edildiğine göre Allah Resulü Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "İsrail
oğullarında Cüreyc adında bir adam vardı. Namaz
kılarken annesi onu çağırdı. (Namazını bozup) ona cevap vermek istemeyerek
"anneme cevap mı vereyim, yoksa namaz mı kılayım" dedi. Sonra annesi
gelerek: "Allahım' Fahişelerin yüzünü
göstermeden onun canını alma" diye beddua etti.
Bir ara Cüreyc manastırında ibadet
ediyordu. Kadının biri "Cüreyc'in başına bir
fitne açayım" dedi. Onun karşısına dikilip ona laf attı. Cüreyc hiç oralı olmadı. Bunun üzerine kadın bir çobanın
yanına giderek onunla ilişkiye girdi. Bir erkek çocuğu doğurdu ve "Bu Cüreyc'in çocuğu" dedi. Bunun üzerine kavmi, gidip Cüreyc'in manastırını yıktılar, onu aşağı indirdiler ve
kötü sözler söylediler. Bunun üzerine Cüreyc gidip
abdest aldı, namaz kıldı, sonra gelip çocuğa "Küçük! Senin baban kim"
diye sordu. Çocuk ''falanca çobandır" dedi. Bunun üzerine kavmi,
"sana altından bir manastır yapalım" dediler. "Hayır, balçıktan
yapın yeter" dedi.
AÇIKLAMA: Birinin duvarını yıkan kişi, o duvarın bir
benzerini yapmalıdır. Malikiler ve bazı fakihler ise "değerini ödemesi
gerekir" demişlerdir.
Bu hadisten konu için gerekli olan bölüm "Sana altından bir
manastır yapalım" dediler. O da "Hayır, balçıktan yapın"
dedi" kısmıdır. Hadisin bundan önceki bölümünde ise "manastırını
yıktılar" ifadesi yer almıştır.
Bu hadisin bu hüküm için delil getirilişinin açıklaması şudur:
Bizden öncekilerin şeriatı, bizim de şeriatımızdır. Ancak bu, bizim
şeriatımızda aksi yönde bir hüküm belirlenmediği zaman böyledir. Nitekim daha
önceki konularda birkaç kez geçmiştir.
KİTABU’L-MEZALİM BİTTİ.
KİTABU’Ş-ŞİRKET BİR SONRAKİ SAYFADA